Hatice Kamer
29 Kasım tarihinde, 46 öğretmen kamu vazifesinden ihraç edildiler. Bunların 19’u Diyarbakır’da vazife yapan Eğitim-Sen üyesi öğretmenler.
Bâtın ibareli tebligatlarla durumdan haberdar olan öğretmenler, pazartesi günü Diyarbakır Ofis semtinde ihraçları protesto etmek için bir basın açıklaması yapmak istedi, lakin polis, açıklamanın müsaadesiz olduğunu öne sürerek pürüz oldu.
Bunun üzerine öğretmenler, Diyarbakır Eğitim Sen 1 No’lu Şube’de iki gün sürecek bir oturma hareketi ile seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Son ihraçlarda ismi geçen öğretmenler, geçen yıl 6 Kasım’da Diyarbakır’da gerçekleşen bir operasyon sırasında gözaltına alınmıştı. Biri hariç, o gün gözaltına alınan 29 öğretmen dört gün sonra özgür bırakılmıştı. Tutuklanan sendika yöneticisi ise, bir buçuk ay sonra birinci duruşmada beraat etmişti.
Konutlarına yapılan gece baskınıyla alınan öğretmenlerin bilgisayarlarına ve kitaplarına da el konulmuş, açılan soruşturmalar takipsizlikle sonuçlanmıştı.
İhraçlar ise bakanlık bünyesinde devam eden disiplin soruşturmasının sonucunda gerçekleşti.
Harikulâde hal devrinde 125 bin 678 kamu vazifelisi ihraç edilmişti. Eğitim Sen’in 2018’de yayınladığı rapora nazaran, bu sayı içinde 41 bin 705 eğitimci bulunuyor.
Bakanlık Disiplin Şurası kararıyla uygulanan bu son ihraçlar, OHAL periyodundan farklı olarak, 375 sayılı KHK’nın Süreksiz 35. Hususuna dayanıyor.
Fevkalâde halin sona ermesinden sonra, kamu misyonundan çıkarma süreci, 31 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 375 sayılı Kanun Kararında Kararname’nin Süreksiz 35. Unsuruna nazaran gerçekleştiriliyor.
375 sayılı KHK’nın Süreksiz 35.maddesi “terör örgütleri ile irtibatlı yahut iltisaklı oldukları değerlendirilen” kamu vazifelilerinin bağlı oldukları bakanlık onayıyla ihraç edilmesinin yolunu açıyor.
35. unsurun yürürlüğe girdiği günden itibaren kamudan binlerce kişinin ihraç edildiğini belirten öğretmenler, sendikal faaliyetler nedeniyle buna maruz kaldıklarına inanıyorlar.
Hatice KamerAçıklamayı 9 yıllık öğretmen olan, sendikanın bayan şube sekreteri Ezgi Çelik yaptı.
Çelik, 10 Ekim Ankara Gar Katliamına karşı yapılan açıklamalar ve aksiyonlar, 8 Mart Dünya İşçi Bayanlar Günü, 25 Kasım, Halepçe Katliamı Anması üzere birçok aksiyon ve aktifliğe iştirakin soruşturmaların merkezinde yer aldığını söyledi.
Çelik, ”Valiliğin müsaadesiyle yapılan, yasal, müsaadeli hareketlerdi ancak bunlar cürüm olarak görüldüğü için ihraç edildik” dedi.
‘İnsani misyonu yerine getirmeyi ekmeğimizle oynamanın münasebeti saydılar’
12 yıllık öğretmen olan Hazar Özer Alp, aksiyona sekiz aylık bebeğiyle katıldı. O da geçen sene gözaltına alınanlar ortasında. Riskli bir gebelik geçirmesine karşın dört gün gözaltında tutulmuş, her gün ambulansla hastaneye götürülmüş.
Ankara Gar katliamını protesto etmek için 12 Ekim tarihinde Diyarbakır’da yapılan bir basın açıklamasına katılması ise gözaltı münasebeti olmuş.
“Polis sözümde bana ‘Bulunduğunuz ortamda yasaklı sloganlar atıldı, siz devlet memurusunuz, neden orada bulundunuz’ diye sordu. Ben de cürüm şahsidir, slogan atmadım dedim. Bilgisayarımda Kürtçe müzikler bulunması da Demirtaş’ın kitabını meskende bulundurmak da cürüm sayıldı. Suçlamalar saçma sapandı, soruşturma kapandı, dava açılmadı lakin sonuçta ihraç edildik.”
Hazar öğretmen de başka arkadaşları üzere bu ihraçlarla “Eğitim-Sen’in örgütlü gayretine darbe vurmak, sendikal faaliyetleri kriminal bir hale getirmek, başka memurlara gözdağı vermek” istendiğini savunuyor.
Hatice KamerGözaltına alınan öğretmenlerden 26’sı hakkında soruşturma bakanlık bünyesinde devam etti ve bu öğretmenler bakanlık tarafından kelamlı savunmaya Ankara’ya çağrıldı. Hazar Özer, 3 Kasım tarihinde savunmasını yapmış.
“Kendimiz tabir ettik fakat onlar da savcı ve polis üzere düşünüyordu. Tutumun birebir olduğunu görünce, sonucun bu türlü olması bizim için sürpriz olmadı” dedi.Yanlış bir şey yapmadıklarını, vicdanen rahat olduklarını tabir eden Özer şöyle devam etti:
“Gar Katliamı anmasına katılmayı vicdani bir sorumluluk olarak görüyorum, hatta bence vatandaşlık vazifesi olmalı. Bu ülkenin başşehrinde 103 vatandaş bombalarla katledildi; sorumluların bulunmasını talep etmek insani bir misyondur. Bu insani vazifesi yerine getirmeyi, insanların ekmeğiyle oynamanın münasebeti yapmak iste tek sözle vicdansızlık.”
‘Mitingi Kürtçe sundum diye soruşturma açıldı’
23 yıllık öğretmen olan Mehmet Ada ise, Diyarbakır’da sendikanın düzenlediği bir mitingde Kürtçe sunuculuk yaptığı için gözaltına alındığını ve bu nedenle ihraç edildiğini öne sürdü.
Hatice KamerMehmet Ada: ‘Mitingi Kürtçe sundum diye soruşturma açıldı’“Bir mitingde sunuculuk yaptık, birimiz Kürtçe başkamız Türkçe programı sunduk. Metin birebirdi lakin ben Kürtçe metni okudum diye hakkımda soruşturma açıldı, Kürtçe konuşan öğretmenlere karşı bir tavrın olduğuna inanıyoruz” dedi.
Yaşanılanları büyük bir haksızlık olarak niteleyen Mehmet Ada “Yanlışa dur dediğimiz için bugün buradayız. Maruz kaldığımız haksızlığa karşı öğrencilerimizden, velilerden çok dayanak görüyoruz. Yaşadığımız şeyler büyük bir haksızlık ancak bu yanlışlığın düzeleceğine inanıyoruz” diye devam etti.
Ezgi Çelik de, yaşanan son ihraçlarda cürüm ögesi oluşturacak delillerin olmadığına inanıyor.
“Eğer hata ögesi olsaydı, hakkımızda dava açılırdı, lakin açılmadı, savcılık ‘Terör örgütüyle irtibatlı, iltisaklı olduklarını düşünüyoruz’ ibaresini koyduğu için idari soruşturma geçirdik. Bu idari soruşturma üç ayaklı geçti, müfettişler geldi, sonra yazılı, son olarak de kelamlı savunma yaptık ancak sonuç bu türlü oldu. Biz döneceğimizde inanıyoruz, zira haklıyız.”
Hatice Kamer‘Devlet kurumlarındaki yönetimsizliğin boşluğunu bürokratların keyfi tavrı ile doldurmaya çalışıyorlar’
21 yıllık edebiyat öğretmeni Saliha Kuvvetli ise sıkıntının kaynağında ‘devletin tüm kurumlarında yönetimsizliğin bıraktığı bir boşluk olduğunu’ savunuyor.
”Bu boşluğu bürokrasizm ve bürokratların keyfi tavırlarıyla doldurmaya çalışıyorlar. Bürokratların ideolojik geçmişi, ön yargıları, ferdî kanaatleri bahtınızı belirliyor.”
Saliha öğretmen, memurların işten çıkarılmasını gerektiren hallerin 657 sayılı kanunda çok net olduğunu fakat 35. Unsurun çerçevesinin çok bilinmeyen olduğunun altını çizdi.
”İrtibat ve iltisak diyor, çerçevesi muhakkak olmayan bir şey ve büsbütün niyet okuma. 35. Unsur, 657 sayılı Kanunu da fonksiyonsuz bırakan bir husus ve sürecin en ağır tarafı da bu. Kurumlardaki bu keyfiyet tüm ülkeyi, tüm demokratik kısımları çok zora sokuyor, tüm toplum reflekslerini iğdiş eden bir keyfiyet var.”
Hatice KamerOHAL periyodunda vazifeye iade edilenlerin oranı
OHAL devrinde kamudan ihraç edilen Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi memur ve çalışanların sayısı 4 bin 272.
Bugüne kadar evrakı incelenen 1999 KESK üyesinin içinden misyona iade edilenlerin sayısı 808 iken, 1119’unun başvurusu reddedilmiş durumda.
İncelemesi devam eden KESK üyelerine ilişkin evrakların sayısı ise 2 bin 273.
Eğitim Sen üyesi olup ihraç edildikten sonra iade edilenlerin oranı yüzde 56,0.
Sıhhat İşçileri Sendikası üyesi ihraç edilen ve vazifeye iade edilenlerin oranı ise yüzde 59,3.
Misyona iade edilen Ofis İşçileri Sendikası üyelerinin oranı ise yüzde 52,3.
KESK’e bağlı kamu vazifelilerinin iade oranının en düşük olduğu sendika ise belediye çalışanlarının üyesi olduğu Tüm Bel-Sen. OHAL’den sonra vazifesi iade edilen belediye çalışanlarının oranı yalnızca yüzde 18,8.
Cumhuriyet
